Öğretmenler Günün Kutladık - Ankara Ardeşen Kültür Derneği Haber ve Duyurular - Ankara Ardeşen Kültür Derneği

ANKARA ARDEŞEN KÜLTÜR DERNEĞİ
İçeriğe git

Öğretmenler Günün Kutladık

Ankara Ardeşen Kültür Derneği
Yayınlayan içinde Güncel Haberler ·
Ardeşen Kültür Derneği olarak geleneksel hale getirdiğimiz Öğretmenler Gününü  bu yıl da dernek merkezimizde 25.11.2018 tarihinde kutladık.
Yoğun bir katılımın olduğu kutlamada sunun Cengiz Tekin tarafından yapıldıktan sonra başta başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve bugüne kadar kaybettiğimiz öğretmenlerimiz,  değerlerimiz adına saygı duruşu ve istiklal marşı okundu.
Dernek başkanımız Ahmet Üstoğlu açılış konuşması yaparak,
Yıl 1921, 5 Ağustos Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'i Başkomutan kabul ediyor. Yıl 1926, 24 Kasım Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'i Başöğretmen ilan ediyor. Dünyada Başkomutanlık ve başöğretmenlik unvanını alan tek lider Mustafa Kemal Atatürk Türk’tür. Dünyanın en kötü şeyi cehalettir.  En iyi şeyi de bilgidir,  eğitimdir.  Öğretmenler Cehaleti kovan bilgiyi çoğaltmaya çalışan isimsiz neferlerdir. Cehalet Savaşı'nı; İçimizdeki yurt sevgisi, yurttaş sevgisi, insan sevgisi ve çocuk sevgisi kaynaklı güçle, mesleğimizin onurunu koruyarak, boyun eğmeden bugüne kadar sürdürdük. Bundan sonra da sürdüreceğiz.   Bugün ayrıca kadınlara şiddete karşı mücadele gülüdür. Yirmibirinci yüzyılda hala çocuklara şiddet uygulanıyor, hala kadınlara şiddet uygulanıyor.  Temelinde cehalet yatıyor. Bu düşünceler içinde bu etkinliğimize katılarak bizleri yalnız bırakmadığınız için şükranlarımızı sunuyoruz. Dedi.
Pasta kesimini için etkinliğe eşi ile katılan Güneyce Vakfı Kurucu Başkanı Kamil Günaydını ve eşini davet edildi.
Kamil Günaydın: Ne demek lazım bilmiyorum. Milli Eğitimin bugünkü halini Cumhurbaşkanımız da beğenmiyor. 1950 yılında Beşikdüzü köy enstitüsüne girdiğimde  sınıfımıza Kemal Akalın diye bir öğretmen girdi ve ilk sözü ne oldu biliyor musunuz? Çocuklar üzülmeyin öğretmenlik cazip hale gelecektir. 1950, 2018 öğretmenlik halen  cazip hale gelecektir. Japonya bir kız öğrenciyi evinden alıyor 80 kilometre ilerideki okula trenle götürüyor, akşama tekrar evine bırakıyor. Ben biraz Buruk biraz kırgınım.  Yurdumuzun ışığı olan Atatürk'ün neferi olan öğretmenlere selam olsun. Saygı onlara, sevgi onlara dilekleri ile pastayı keserek sevgili eşine ikram etti.
Teknoloji ve eğitim konusunda yaptığı sunumda,
GİZEM ÜSTOĞLU: (Yönetim Kurulu üyesi) Toplumlar ayakta kalabilmek için özü bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik ile donatılmış olan  birey Ömür boyu öğrenmeye hazır bireyler yetiştirmek zorundadır. Bireylerin, İnternet’e, teknolojiye erişimleri sağlanmalı, çocuklarımızın teknoloji ile tanışması engellenmemelidir. Bu dev küresel rekabet içine girebilmek; Gelecek nesillerin ancak yaratıcı olması ile bilgi akışı içine girebilmesi ile olacaktır. Dedi.
Her yıl öğretmenlerimizden anılarını anlatmasını isterdik. Bu yıl ise anıları yanında “ÖĞRETMENLİK BİTERMİ” ve “ARDAŞENLİ (KARADENİZLİ) ÖĞRETMEN NASIL FARKINDALIK YARATABİLİR.”
Konu başlığında öğretmenlerimizin görüşlerini almak istedik.
Artık söz öğretmenlerimizindi.
NURHAN KEPENEK: (Emekli Öğretmen)
Sürdürülebilir yaşam diye bir şey var. Hırslarımızdan arındırılmış, Paylaşımcı, yeşilimizi, çevremizi, doğamızı koruyarak yaşamanın yollarını, insan olmayı gerektiren diğerleri çocuklarımıza vermeden sadece teknoloji peşinden daha iyi daha çok para kazanacağım hırsıyla bir gençlik yetiştirirsek bugün Türkiye'de yaşadıklarımızı o zaman daha çok korkunç boyutlarıyla yaşarız.
Prof.Dr. NECDET BASA: (Hacettepe ve Kıbrıs Üniversitesi öğretim görevlisi, Türkiye Barolar Birliği Baş Danışmanı) Köy Enstitüleri'nin kaldırılması Türkiye Cumhuriyeti'ne yapılan en büyük kötülüktür. Köy Enstitüleri'nin kuruluşunda 1925'e dayanır.  O zaman büyük Önder Atatürk tüm dünyadan bilim adamlarını çağırır ve bir rapor hazırlanır. Raporda cahil olan köylüyü yerinde eğitmek koşulu ile Ülke ekonomisine fiili bir hizmet olarak katkı koymak amaçlanır. Köy Enstitülerinin gerçek kuruluş amacı budur. Biz bu eğitimi kaldırdık ancak Belçika Danimarka gibi birçok Avrupalı  ülke hala bu eğitimi devam ettiriyor.
Türkiye matematik bilimleri konusunda 77 ülke arasından 45 sırada fen bilimlerinde 47 sırada, okuduğunu anlamada ise 49 sıradadır yani ilk 50 ülke arasında yokuz.  Biz bunlarla yarına hazırlanacağız. Günümüzde üretim teknolojileri tamamen yenileniyor. Emek ve sermaye yeniden tanımlanıyor. Bütün bunlar değişirken öğretmenlerimizin değişmemesini bekleyebilir miyiz? Çok yakın gelecekte artık öğretmene ihtiyaç duymadan sanal sınıflarda eğitim verilmesi gündeme gelecektir. Bu nedenle öğretmenlerimiz artık yeni duruma göre kendilerini hazırlamak durumundadırlar. Artık 2040 yılında kendi fikri olan robotlar üretileceği söylemektedir. 1981 yılında Japonya'da üretilen robot yanında çalışan işçiyi rakibimdir diye  duvara çarparak öldürdüğünü biliyoruz.
Son 20 senede 6 tane Milli Eğitim Bakanı değişti daha fazla mıdır bilemiyorum. Ulusal bir seferberlik le ele alacağımız bir konudan bahsediyorum. Bunu tek kişinin iki dudağı arasına bırakamazsınız Ülkenin geleceği için bunu sorumluluk duygusuyla söylüyorum. Siyasi yorumlanmaması gerekir. Bu şekilde kabul edilmesini istiyorum lütfen.  Günümüzde anahtar kelime Yapay Zekâdır.
İBRAHİM TİRYAKI: (Matematik Öğretmeni) Ben Çok utangaç ve sıkılgan bir öğrenciydim.  Bunun nedeni, bizi yetiştiren öğretmenlerdi.  Ancak lise bir’e başladığımda edebiyat öğretmenimiz Müsellim Esatoğlu, bana bir konu hakkında konuşma yapmamı ödev olarak verir, konuşamayacağımı söylerim, ancak o ne dediysem olumsuz düşüncelerimi olumluya çevirdi. Yok, sen konuşuyorsun dedi ve beni zoraki konuşturdu. Heyecandan ne konuştuğumu bilmiyordum, ancak konuşma bittiğinde bana aferin sen benden daha iyi anlattın dedi ve sırtımı okşaması ile ben kendi özgüvenimi kazandım.
CAVİT ÖZKAHRAMAN: (Emekli Sayıştay üyesi)  Eğitimimiz üretime yönelik değil, emaneti ehline teslim edemiyoruz. Beyin göçünü durdurup yurt içine gelmesini sağlamalıyız. Amerikalı bir meslektaşıma “Amerika'yı Amerika yapan nedir?” Diye sorduğumda aldığım cevap; hür parlamentomuz var, istikrar var, hür düşünce var, kanun önünde eşitlik var dedi. Bizde kanun önünde eşitlik var mı? Amerika Cliton’u yargı önüne çıkarabiliyor, bizde çıkarabilir misiniz?  Demek ki kanun önünde de eşitlik yok. Eğitim camiası olarak Demokratik Cumhuriyeti savunmak durumundayız.
TEMEL ERYILMAZ: (Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Emekli Müsteşar Yardımcısı) Öğretmenlik mesleğinin bitmesi asla ve asla mümkün değildir. Çünkü çağı yakalama öğretmenlerin bizleri geleceğe hazırlaması ile olacaktır. Umutsuz olmamalıyız, ülkemiz birçok badireler atlattı. Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk bu yolu göstermemiş olsaydı bugün karanlığa gömülmüş olurduk. Onun sayesinde çağı yakalayabilir duruma hazırlandık.
ADNAN KRALI: Öğretmenlik özveri isteyen çok kutsal bir meslektir. Öğretmen olabilmek için fedakarlık gerekiyor, idealist olmak gerekiyor.
Öğretmenler düşünce olarak her zaman toplumun önünde olması gerekir. Bir öğretmen toplumla beraber gidiyorsa o toplumu ileriye götürme olanakları çok sınırlıdır. Cehaletinin giderilmesinde en önemli ilaç öğretmenlerdir. Öğretmen, öğrencisini bilime, umuda, mutluluğa ve yaratıcılığa yöneltendir. Öğretmenlerin, beyinleri şekillendirdikleri için çok iyi bir beyin cerrahı  olduğunu söyleyebiliriz.
ZEHRA KABAOĞLU: Heyecanlandım sesim titriyor, farkındasınız, öğretmen böyledir zaten. Öğretmenlik heyecan ister, sevgi ister, fedakârlık ister. Öğretmen sınıfta bir poyranadır, iyi bir tiyatrocudur. Yıl 1978 Erzurum’da çalışırken, okulum geçici bir bina, sağlı sollu 2 sınıf, ortada küçükbaşların geçtiği bir yol, böyle bir yerde öğretmenlik yapıyorum.  Müdür de benim, öğretmen de benim, hizmetlide benim. Her şey bizim elimizde, vicdanımızda. Bir gün okula geldiğimde, Yavuz diye bir öğrencimin sınıf dışında beklediğini gördüm ve niye girmediğini sordum. Baktım sınıfa bahar gelmiş kar eriyor ve şıpır şıpır sınıf içine yağıyor. Henüz mesleğimin 3.yılındayım. Hemen muhtarın oğlu öğrencim Yusuf'a sordum baban nerede? Babam şehre gitti dedi.  Ne yapabilirdim acemi idim. Çocukları toplayıp bu gün ders yapmayacağız dedim. Çünkü yapılacak ortam yok.  Döndüm geldim şehir merkezine ama beni Yusuf at arabasıyla meydana getirdi. Meydanda bir taksiye binerek merkeze gittim. Yetkililere durumu anlattım, soğuk karşılandım. Ertesi gün müfettişlerin soruşturma için geldiklerini gördüm.
İşte öğretmenin bitmez çilesi!
Öğretmenlerimizle sohbetimiz bittiğinde günün anısına, istedik ki öğretmenlerimize nazar değmesin. Ve nazar değmemesini en çok istediklerimizden biri olan sevgili öğretmenlerimiz Nimet ve Hamdi Tekeşin’e önlerinde saygı ile eğilerek plaketlerini verdik. Ardından da tüm öğretmenlerimize yönetim kurulu üyelerimiz nazar boncuklarını vererek bu güzel ve anlamlı günü fotoğraflarla derneğimiz arşivine aldık.
Sıra artık yeme içme ve müzik ziyafetine gelmişti. İlk olarak bir etkinliğimizde Ardeşen Orkestrası iş başındaydı. Kendi aralarında bizlere yöremiz türkülerinden program bir hazırlamışlardı ki gerçekten izlenmeye değerdi. Akordion da Erkan Saral, Gitarda Erdinç Sevim, Bağlamada Muhammet Kaptı ve olmazsa olmazımız tulumda Özgür Parlağı kısa bir sunum yaptılar.
Yaptıkları sunum o kadar güzeldi ki tüm katılımcıların memnuniyeti gülücüklerinden anlaşılıyordu. Dernek başkanımız da anlaşılıyor ki bu güzel günde beklentilerinin üzerinde bir memnuniyet varlığını gördü, dayanamayıp tek başına oynamaya başladı. Artık memnuniyet zirve noktasına ulaşmış olacak ki her etkinliğimiz de yaptığımız dışarıya çıkıp coşkumuzu horonla noktalama ve diş mekanda izleyicilerle bu coşkuyu paylaşma gereksinimi duyulmadı.
Birde ne vardı! Bu ahengin arkasında derneğimize sahip çıkan emektarlarımızın hünerleri!
Etkinliğimize her zaman olduğu gibi Yönetim Kurulu Başkan Vekilimiz, Liva Pastaneleri sahibi Zafer Hacıosmanoğlu tarafından sunulan yaş pastamızı o muhteşem tadı ile öğretmenlerimize sunduk. Kendisine teşekkür ediyoruz.
Derneğimizin Elmas ablası, bir incelik yapmış ve evde hazırladığı bayram geleneğimizde olan ve hala kısıtlı olsa da sürdürülen bayram helvasını kendi elleri ile dağıttı. Geleneğimizi hatırlatarak unutulmaz bir lezzeti bize sundu emektar ablamıza sonsuz teşekkürler.
Aslında her şey hazır alınmış kimseye yük olmayalım demiştik. Ancak birçok emektarımız evlerinde hazırladıkları hamsili ekmek ve benzeri yöremiz yiyeceklerini alıp gelmişler ve soframıza can katmışlardı. Etkinliğimize kattıkları tatlar için Fatma Berberoğlu, Ayten Üstoğlu, Güler Mısır, Taliha Tekeşin, Müjgan Aksu, Nursel Göze ve Zıya Güner’e sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.


Kültür Derneği
Ankara Ardeşen
Kocatepe Mahallesi Bayındır 2 Sokak No :30/5 Kızılay/Çankaya/Ankara
Telefon: (0312) 433 53 09 Faks: (0312) 433 53 09
https://twitter.com/ArderAnkara
http://www.ardesenkulturdernegi.com
https://www.facebook.com/AarderAnkara
 E-posta: ardesenkulturdernegi@gmail.com
İçeriğe dön